أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَئِنَّا لَمَبْعُوثُونَ ﴿١٦﴾
16.E izâ mitnâ ve kunnâ turâben ve izâmen e innâ le meb’ûsûn(meb’ûsûne).
Öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı? Gerçekten biz, mutlaka beas edilenler (diriltilenler) mi olacağız?
أَوَآبَاؤُنَا الْأَوَّلُونَ ﴿١٧﴾
17.E ve âbâunel evvelûn(evvelûne).
Ve evvelki babalarımız (atalarımız) da mı?
قُلْ نَعَمْ وَأَنتُمْ دَاخِرُونَ ﴿١٨﴾
18.Kul neam ve entum dâhırûn(dâhırûne).
"Evet ve siz (yeniden yaratıldığınız zaman) hor ve hakir olacaklarsınız." de.