وَلَا الظُّلُمَاتُ وَلَا النُّورُ ﴿٢٠﴾
20.Ve lâz zulumâtu ve lân nûr(nûru).
Ve zulmet (karanlık) ve nur (aydınlık) da (eşit olmaz).
وَلَا الظِّلُّ وَلَا الْحَرُورُ ﴿٢١﴾
21.Ve lâz zıllu ve lâl harûr(harûru).
Ve gölge ve sıcaklık da (eşit olmaz).
وَمَا يَسْتَوِي الْأَحْيَاء وَلَا الْأَمْوَاتُ إِنَّ اللَّهَ يُسْمِعُ مَن يَشَاء وَمَا أَنتَ بِمُسْمِعٍ مَّن فِي الْقُبُورِ ﴿٢٢﴾
22.Ve mâ yestevîl ahyâu ve lâl emvât(emvâtu), innallâhe yusmiu men yeşâu, ve mâ ente bi musmiin men fîl kubûr(kubûri).
Ve hayy (diri) olanlar ve ölüler eşit olmaz. Muhakkak ki Allah, dilediğine işittirir. Ve sen, kabirlerde (mezarlarda) olanlara işittirici değilsin.