فِي بِضْعِ سِنِينَ لِلَّهِ الْأَمْرُ مِن قَبْلُ وَمِن بَعْدُ وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ ﴿٤﴾
4.Fî bıd’ı sinîn(sinîne), lillâhil emru min kablu ve min ba’du, ve yevme izin yefrahul mu’minûn(mu’minûne).
Birkaç (3 ile 9) sene içinde. Bundan önce de sonra da emir, Allah’ındır. O gün mü’minler, ferahlayacaklar (sevinecekler).
بِنَصْرِ اللَّهِ يَنصُرُ مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ ﴿٥﴾
5.Bi nasrillâhi, yansuru men yeşâu, ve huvel azîzur rahîm(rahîmu).
Allah’ın yardımı ile (Allah), dilediğine yardım eder. Ve O; Azîz’dir (yüce, üstün), Rahîm’dir (Rahîm esması ile tecelli eden, esirgeyen, rahmet nuru gönderen).
وَعْدَ اللَّهِ لَا يُخْلِفُ اللَّهُ وَعْدَهُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ ﴿٦﴾
6.Va’dallâhi, lâ yuhlifullâhu va’dehu ve lâkinne ekseran nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
(Bu), Allah’ın vaadidir. Allah vaadinden dönmez. Ve lâkin insanların çoğu bilmezler.