وَمَن جَاء بِالسَّيِّئَةِ فَكُبَّتْ وُجُوهُهُمْ فِي النَّارِ هَلْ تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٩٠﴾
90.Ve men câe bis seyyieti fe kubbet vucûhuhum fîn nâr(nâri), hel tuczevne illâ mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
Ve kim seyyiat ile (kaybettiği dereceler, kazandığı derecelerden fazla olarak) geldiyse, işte o zaman onlar, yüzüstü ateşe atıldı (atılır). Yapmış olduklarınızdan başka bir şeyle mi cezalandırılıyorsunuz?
إِنَّمَا أُمِرْتُ أَنْ أَعْبُدَ رَبَّ هَذِهِ الْبَلْدَةِ الَّذِي حَرَّمَهَا وَلَهُ كُلُّ شَيْءٍ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُسْلِمِينَ ﴿٩١﴾
91.İnnemâ umirtu en a’bude rabbe hâzihil beldetillezî harramehâ ve lehu kullu şey’in ve umırtu en ekûne minel muslimîn(muslimîne).
Ben sadece "Rabbe (Allah’a) kul olmak" ile emrolundum. Bu belde ki, O (Allah), onu hürmete lâyık kıldı. Ve herşey O’nundur (Allah’ındır). Ve ben "teslim olanlardan olmakla" emrolundum.
وَأَنْ أَتْلُوَ الْقُرْآنَ فَمَنِ اهْتَدَى فَإِنَّمَا يَهْتَدِي لِنَفْسِهِ وَمَن ضَلَّ فَقُلْ إِنَّمَا أَنَا مِنَ الْمُنذِرِينَ ﴿٩٢﴾
92.Ve en etluvel kur’ân(kur’âne), fe menihtedâ fe innemâ yehtedî li nefsihî, ve men dalle fe kul innemâ ene minel munzirîn(munzirîne).
Ve "Kur’ân’ı okumakla (emrolundum). Kim hidayete ererse, o taktirde sadece kendi nefsi için hidayete erer. Ve kim dalâlette kaldıysa, o zaman Ben sadece inzar edenlerdenim (uyaranlardanım)." de.