وَيَوْمَ نَحْشُرُ مِن كُلِّ أُمَّةٍ فَوْجًا مِّمَّن يُكَذِّبُ بِآيَاتِنَا فَهُمْ يُوزَعُونَ ﴿٨٣﴾
83.Ve yevme nahşuru min kulli ummetin fevcen mimmen yukezzibu bi âyâtinâ fe hum yûzeûn(yûzeûne).
Ve o gün, bütün ümmetlerden, âyetlerimizi tekzip edenleri (yalanlayanları) grup grup haşredeceğiz (toplayacağız). Böylece onlar (72 fırka) biraraya getirilir.
حَتَّى إِذَا جَاؤُوا قَالَ أَكَذَّبْتُم بِآيَاتِي وَلَمْ تُحِيطُوا بِهَا عِلْمًا أَمَّاذَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٨٤﴾
84.Hattâ izâ câû kâle e kezzebtum bi âyâtî ve lem tuhîtû bihâ ılmen em mâzâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
Onlar geldikleri zaman (Allah onlara): "Onu ilmen ihata edemediniz de mi âyetlerimi tekzip ettiniz (yalanladınız)? Yoksa yapmış olduğunuz nedir (başka bir sebep mi var)?" dedi.
وَوَقَعَ الْقَوْلُ عَلَيْهِم بِمَا ظَلَمُوا فَهُمْ لَا يَنطِقُونَ ﴿٨٥﴾
85.Ve vakaal kavlu aleyhim bimâ zalemû fe hum lâ yentıkûn(yentıkûne).
Ve zulümleri sebebiyle onların üzerine (Allah’ın) sözü vaki oldu (yerine geldi). Artık onlar konuşamaz.