إِنَّ رَبَّكَ يَقْضِي بَيْنَهُم بِحُكْمِهِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْعَلِيمُ ﴿٧٨﴾
78.İnne rabbeke yakdî beynehum bi hukmihî, ve huvel azîzul alîm(alîmu).
Muhakkak ki senin Rabbin, onların arasında kendi hükmünü verecek. Ve O; Azîz’dir (yüce), Alîm’dir (en iyi bilen).
فَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ إِنَّكَ عَلَى الْحَقِّ الْمُبِينِ ﴿٧٩﴾
79.Fe tevekkel alâllâh(alâllâhi), inneke alâl hakkıl mubîn(mubîni).
Öyleyse sen, Allah’a tevekkül et. Muhakkak ki sen, apaçık (bir şekilde) hak üzeresin.
إِنَّكَ لَا تُسْمِعُ الْمَوْتَى وَلَا تُسْمِعُ الصُّمَّ الدُّعَاء إِذَا وَلَّوْا مُدْبِرِينَ ﴿٨٠﴾
80.İnneke lâ tusmiul mevtâ ve lâ tusmius summed duâe izâ vellev mudbirîn(mudbirîne).
Muhakkak ki sen, ölülere işittiremezsin ve arkasını dönüp kaçan sağırlara da (Allah’ın) davetini işittiremezsin.