وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ ﴿٦٨﴾
68.Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîm(rahîmu).
Ve muhakkak ki senin Rabbin, işte O, elbette Azîz’dir (yüce), Rahîm’dir (Rahîm esmasıyla tecelli eden).
وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ إِبْرَاهِيمَ ﴿٦٩﴾
69.Vetlu aleyhim nebee ibrâhîm(ibrâhîme).
Ve onlara İbrâhîm (A.S)’ın haberini tilâvet et (oku)!
إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَا تَعْبُدُونَ ﴿٧٠﴾
70.İz kâle li ebîhi ve kavmihî mâ ta’budûn(ta’budûne).
Babasına ve onun kavmine: “Taptığınız şey nedir?” demişti.