وَكُنُوزٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ ﴿٥٨﴾
58.Ve kunûzin ve makâmin kerîm(kerîmin).
Ve hazinelerden ve kerim (ikram edilmiş, yüksek) makamlardan (çıkardık).
كَذَلِكَ وَأَوْرَثْنَاهَا بَنِي إِسْرَائِيلَ ﴿٥٩﴾
59.Kezâlike, ve evresnâhâ benî isrâîl(isrâîle).
İşte böylece onlara (onların ülkesine), İsrailoğulları’nı varis kıldık.
فَأَتْبَعُوهُم مُّشْرِقِينَ ﴿٦٠﴾
60.Fe etbeûhum muşrikîn(muşrikîne).
Böylece doğuya doğru (Kızıldeniz’e doğru), onların peşine düştüler.