وَأَنَّهُمْ يَقُولُونَ مَا لَا يَفْعَلُونَ ﴿٢٢٦﴾
226.Ve ennehum yekûlûne mâ lâ yef’alûn(yef’alûne).
Ve muhakkak ki onlar yapmadıkları şeyleri söylerler.
إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللَّهَ كَثِيرًا وَانتَصَرُوا مِن بَعْدِ مَا ظُلِمُوا وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ ﴿٢٢٧﴾
227.İllâllezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve zekerûllâhe kesîran ventesarû min ba’di mâ zulimû, ve se ya’lemullezîne zalemû eyye munkalebin yenkalibûn(yenkalibûne).
Âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler) ve amilüssalihat (nefs tezkiyesi) yapanlar ve Allah’ı çok zikredenler ve kendine zulüm yapıldıktan sonra (Allah tarafından) yardım edilenler hariç zulmedenler, yakında hangi dönüş yerine (cehenneme) döneceklerini (ulaştırılacaklarını) bilecekler.