فَإِنْ عَصَوْكَ فَقُلْ إِنِّي بَرِيءٌ مِّمَّا تَعْمَلُونَ ﴿٢١٦﴾
216.Fe in asavke fe kul innî berîun mimmâ ta’melûn(ta’melûne).
Eğer onlar, sana asi olurlarsa (isyan ederlerse), o zaman: “Muhakkak ki ben, sizin yaptıklarınızdan uzağım.” de.
وَتَوَكَّلْ عَلَى الْعَزِيزِ الرَّحِيمِ ﴿٢١٧﴾
217.Ve tevekkel alâl azîzir rahîm(rahîmi).
Ve Azîz (yüce) ve Rahîm olan (Rahîm esmasıyla tecelli eden) (Allah’a) tevekkül et (O’nu vekil et ve güven).
الَّذِي يَرَاكَ حِينَ تَقُومُ ﴿٢١٨﴾
218.Ellezî yerâke hîne tekûm(tekûmu).
O, sen kıyam ettiğin zaman seni görür.