لَا يُؤْمِنُونَ بِهِ حَتَّى يَرَوُا الْعَذَابَ الْأَلِيمَ ﴿٢٠١﴾
201.Lâ yu’minûne bihî hattâ yeravul azâbel elîm(elîme).
Onlar elîm azabı görmedikçe O’na îmân etmezler (mü’min olmazlar, Allah’a ulaşmayı dilemezlerdi).
فَيَأْتِيَهُم بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ ﴿٢٠٢﴾
202.Fe ye’tîyehum bagteten ve hum lâ yeş’urûn(yeş’urûne).
Böylece o (azap), onlara ansızın gelir ve onlar farkında olmazlar.
فَيَقُولُوا هَلْ نَحْنُ مُنظَرُونَ ﴿٢٠٣﴾
203.Fe yekûlû hel nahnu munzarûn(munzarûne).
“O zaman biz, bekletilenler (mühlet verilenler) olur muyuz?” dediler.