وَلَوْ نَزَّلْنَاهُ عَلَى بَعْضِ الْأَعْجَمِينَ ﴿١٩٨﴾
198.Ve lev nezzelnâhu alâ ba’dıl a’cemîn(a’cemîne).
Ve eğer Biz, O’nu bir kısım a’cemine (Arap olmayan bir gruba) indirseydik.
فَقَرَأَهُ عَلَيْهِم مَّا كَانُوا بِهِ مُؤْمِنِينَ ﴿١٩٩﴾
199.Fe karaehu aleyhim mâ kânû bihî mu’minîn(mu’minîne).
Böylece onlara, O’nu okusaydı (gene de) O’na îmân etmezlerdi (mü’min olmazlar, Allah’a ulaşmayı dilemezlerdi).
كَذَلِكَ سَلَكْنَاهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ ﴿٢٠٠﴾
200.Kezâlike seleknâhu fî kulûbil mucrimîn(mucrimîne).
Biz O’nu, mücrimlerin kalplerine işte böyle soktuk (işledik).