بِلِسَانٍ عَرَبِيٍّ مُّبِينٍ ﴿١٩٥﴾
195.Bi lisânin arabiyyin mubîn(mubînin).
Apaçık bir Arap lisanı ile.
وَإِنَّهُ لَفِي زُبُرِ الْأَوَّلِينَ ﴿١٩٦﴾
196.Ve innehu lefî zuburil evvelîn(evvelîne).
Ve muhakkak ki O, evvelkilerin (kitaplarının) sayfalarında mutlaka vardır.
أَوَلَمْ يَكُن لَّهُمْ آيَةً أَن يَعْلَمَهُ عُلَمَاء بَنِي إِسْرَائِيلَ ﴿١٩٧﴾
197.E ve lem yekun lehum âyeten en ya’lemehu ulemâu benî isrâîl(isrâîle).
Ve Benî İsrail’in ulemasının (âlimlerinin) O’nu bilmesi, onlar için bir delil olmadı mı?