أَنْ أَرْسِلْ مَعَنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ ﴿١٧﴾
17.En ersil meanâ benî isrâîl(isrâîle).
Benî İsrail’i (İsrailoğulları’nı) bizimle beraber gönder!
قَالَ أَلَمْ نُرَبِّكَ فِينَا وَلِيدًا وَلَبِثْتَ فِينَا مِنْ عُمُرِكَ سِنِينَ ﴿١٨﴾
18.Kâle e lem nurabbike fînâ velîden ve lebiste fînâ min umurike sinîn(sinîne).
“Seni biz çocukken, içimizde himaye edip yetiştirmedik mi? Ve ömrünün birçok yılında içimizde kalmadın mı?” dedi.
وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ الَّتِي فَعَلْتَ وَأَنتَ مِنَ الْكَافِرِينَ ﴿١٩﴾
19.Ve fealte fa’letekelletî fealte ve ente minel kâfirîn(kâfirîne).
Ve sen, yapacağın işi yaptın (cinayet işledin). Ve sen, kâfirlerdensin.