قَالُوا سَوَاء عَلَيْنَا أَوَعَظْتَ أَمْ لَمْ تَكُن مِّنَ الْوَاعِظِينَ ﴿١٣٦﴾
136.Kâlû sevâun aleynâ e vaazte em lem tekun minel vâızîn(vâızîne).
“Sen, bize vaazetsen de veya vaazedenlerden olmasan da bizim için eşittir.” dediler.
إِنْ هَذَا إِلَّا خُلُقُ الْأَوَّلِينَ ﴿١٣٧﴾
137.İn hâzâ illâ hulukul evvelîn(evvelîne).
Bu ancak evvelkilerin hulûkundan (yaratmalarından, uydurmalarından) başka bir şey değildir.
وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ ﴿١٣٨﴾
138.Ve mâ nahnu bi muazzebîn(muazzebîne).
Ve biz azaplandırılacak değiliz.