وَمَا أَضَلَّنَا إِلَّا الْمُجْرِمُونَ ﴿٩٩﴾
99.Ve mâ edallenâ illâl mucrimûn(mucrimûne).
Ve bizi mücrimlerden (hidayete mani olanlardan) başkası dalâlette bırakmadı.
فَمَا لَنَا مِن شَافِعِينَ ﴿١٠٠﴾
100.Fe mâ lenâ min şâfiîn(şâfiîne).
Artık bizim için bir şefaatçi yoktur.
وَلَا صَدِيقٍ حَمِيمٍ ﴿١٠١﴾
101.Ve lâ sadîkın hamîm(hamîmin).
Ve (bizim için) sadık bir dost yoktur.