عَنْهَا الْعَذَابَ أَنْ تَشْهَدَ أَرْبَعَ شَهَادَاتٍ بِاللَّهِ إِنَّهُ لَمِنَ الْكَاذِبِينَ ﴿٨﴾
8.Ve yedraû anhâl azâbe en teşhede erbaa şehâdâtin billâhi innehu le minel kâzibîn(kâzibîne).
Ve (zevcenin, kadın eşin), Allah’a dört defa onun (zevcin, erkek eşin) mutlaka yalancılardan olduğuna dair şahitlik (yemin) etmesi, ondan (kadından) azabı (cezayı) kaldırır.
وَالْخَامِسَةَ أَنَّ غَضَبَ اللَّهِ عَلَيْهَا إِن كَانَ مِنَ الصَّادِقِينَ ﴿٩﴾
9.Vel hâmisete enne gadaballâhi aleyhâ in kâne mines sâdikîn(sâdikîne).
Ve (yeminin) beşincisi eğer o (eşi), sadıklardan (doğru söyleyenlerden) ise Allah’ın gadabının (azabının) kendi üzerine olmasıdır.
وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ وَأَنَّ اللَّهَ تَوَّابٌ حَكِيمٌ ﴿١٠﴾
10.Ve lev lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhu ve ennellâhe tevvâbun hakîm(hakîmun).
Ve eğer sizin üzerinize Allah’ın fazlı ve rahmeti olmasaydı (cezaya uğrardınız). Ve muhakkak ki; Allah, tövbeleri kabul eden ve Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibidir).