إِلَّا عَلَى أَزْوَاجِهِمْ أوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ ﴿٦﴾
6.İllâ alâ ezvâcihim ev mâ meleket eymânuhum fe innehum gayru melûmîn(melûmîne).
Zevcelerine veya ellerinin altında sahip olduklarına (cariyelerine karşı davranışları) hariç. O taktirde muhakkak ki onlar, levmedilmiş (kınanmış) değildirler.
فَمَنِ ابْتَغَى وَرَاء ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْعَادُونَ ﴿٧﴾
7.Fe menibtegâ verâe zâlike fe ulâike humul âdûn(âdûne).
Artık kim bunun ötesinde bir şey isterse o taktirde onlar, haddi aşanlardır.
وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ ﴿٨﴾
8.Vellezîne hum li emânâtihim ve ahdihim râûn(râûne).
Ve onlar, emanetlerine ve ahdlerine riayet edenlerdir (uyanlar, sadık olanlardır).