قَالُوا لَبِثْنَا يَوْمًا أَوْ بَعْضَ يَوْمٍ فَاسْأَلْ الْعَادِّينَ ﴿١١٣﴾
113.Kâlû lebisnâ yevmen ev ba’da yevmin fes’elil âddîn(âddîne).
“Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. O zaman (onu), sayanlara sor.” dediler.
قَالَ إِن لَّبِثْتُمْ إِلَّا قَلِيلًا لَّوْ أَنَّكُمْ كُنتُمْ تَعْلَمُونَ ﴿١١٤﴾
114.Kâle in lebistum illâ kalîlen lev ennekum kuntum ta’lemûn(ta’lemûne).
Dedi ki: “Ancak az bir zaman kaldınız. Siz bilmiş olsaydınız.”
أَفَحَسِبْتُمْ أَنَّمَا خَلَقْنَاكُمْ عَبَثًا وَأَنَّكُمْ إِلَيْنَا لَا تُرْجَعُونَ ﴿١١٥﴾
115.E fe hasibtum ennemâ halaknâkum abesen ve ennekum ileynâ lâ turceûn(turceûne).
Öyleyse Bizim, sizi abes olarak (boş yere) yarattığımızı ve Bize döndürülmeyeceğinizi mi zannettiniz?