ذَلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ يَدَاكَ وَأَنَّ اللَّهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِّلْعَبِيدِ ﴿١٠﴾
10.Zâlike bimâ kaddemet yedâke ve ennallâhe leyse bi zallâmin lil abîd(abîdi).
İşte bu, senin ellerinle takdim edilen şeyler (yaptığın zulümler) sebebiyledir. Ve muhakkak ki Allah, abidler (Allah’a kul olanlar) için zulmedici değildir.
وَمِنَ النَّاسِ مَن يَعْبُدُ اللَّهَ عَلَى حَرْفٍ فَإِنْ أَصَابَهُ خَيْرٌ اطْمَأَنَّ بِهِ وَإِنْ أَصَابَتْهُ فِتْنَةٌ انقَلَبَ عَلَى وَجْهِهِ خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةَ ذَلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبِينُ ﴿١١﴾
11.Ve minen nâsi men ya’budullâhe alâ harf(harfın), fe in asâbehu hayrunıtmeenne bihî, ve in asâbethu fitnetuninkalebe alâ vechihî, hasired dunyâ vel âhırate, zâlike huvel husrânul mubîn(mubînu).
İnsanlardan (öyle) kimseler vardır ki, Allah’a az (gönülsüz) ibadet eder. Ona bir hayır isabet etse onunla tatmin olur. Ve bir fitne isabet etse yüz geri döner. (Onlar), dünyada ve ahirette hüsrandadır. İşte o, apaçık hüsrandır.
يَدْعُو مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَضُرُّهُ وَمَا لَا يَنفَعُهُ ذَلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَعِيدُ ﴿١٢﴾
12.Yed’û min dûnillâhi mâ lâ yadurruhû ve mâ lâ yenfeuhu, zâlike huved dalâlul baîd(baîdu).
Kendilerine zarar ve fayda vermeyen, Allah’tan başka şeylere dua ederler. İşte bu, uzak bir dalâlettir.