لَقَدْ أَنزَلْنَا إِلَيْكُمْ كِتَابًا فِيهِ ذِكْرُكُمْ أَفَلَا تَعْقِلُونَ ﴿١٠﴾
10.Lekad enzelnâ ileykum kitâben fîhi zikrukum, e fe lâ ta’kılûn(ta’kılûne).
Andolsun ki; içinde, sizi zikreden (sizden bahseden) bir kitap indirdik. Hâlâ akıl etmez misiniz?
وَكَمْ قَصَمْنَا مِن قَرْيَةٍ كَانَتْ ظَالِمَةً وَأَنشَأْنَا بَعْدَهَا قَوْمًا آخَرِينَ ﴿١١﴾
11.Ve kem kasamnâ min karyetin kânet zâlimeten ve enşe’nâ ba’dehâ kavmen âharîn(âharîne).
Ve Biz, zalim olan nice ülkeleri kırdık (döktük, yok ettik). Ve ondan sonra başka kavimler inşa ettik (yarattık).
فَلَمَّا أَحَسُّوا بَأْسَنَا إِذَا هُم مِّنْهَا يَرْكُضُونَ ﴿١٢﴾
12.Fe lemmâ ehassû be’senâ izâ hum minhâ yerkudûn(yerkudûne).
Böylece (şiddetli) azabımızı hissettikleri zaman onlar, ondan kaçarlar.