لَقَدْ جِئْتُمْ شَيْئًا إِدًّا ﴿٨٩﴾
89.Lekad ci’tum şey’en iddâ(idden).
Andolsun ki siz, çok kötü bir şey yaptınız (söylediniz).
تَكَادُ السَّمَاوَاتُ يَتَفَطَّرْنَ مِنْهُ وَتَنشَقُّ الْأَرْضُ وَتَخِرُّ الْجِبَالُ هَدًّا ﴿٩٠﴾
90.Tekâdus semâvâtu yetefattarne minhu ve tenşakkul ardu ve tehırrul cibâlu heddâ(hedden).
Bundan neredeyse semalar (gökyüzü) parçalanacak ve yeryüzü yarılacak ve dağlar çökerek yıkılacaktı.
أَن دَعَوْا لِلرَّحْمَنِ وَلَدًا ﴿٩١﴾
91.En deav lir rahmâni veledâ(veleden).
Rahmân’a bir çocuk isnat etmeleri (sebebiyle).