وَكَيْفَ تَصْبِرُ عَلَى مَا لَمْ تُحِطْ بِهِ خُبْرًا ﴿٦٨﴾
68.Ve keyfe tesbiru alâ mâ lem tuhıt bihî hubrâ(hubran).
Ve haberdar edilmediğin cihetle, ihata edemediğin şeye nasıl sabredeceksin?
قَالَ سَتَجِدُنِي إِن شَاء اللَّهُ صَابِرًا وَلَا أَعْصِي لَكَ أَمْرًا ﴿٦٩﴾
69.Kâle se tecidunî inşâallahu sâbiran ve lâ a’sî leke emrâ(emren).
(Musa A.S): “İnşaallah (Allah dilerse), beni sabırlı bulacaksın. Ve sana emirlerde asi olmayacağım.” dedi.
قَالَ فَإِنِ اتَّبَعْتَنِي فَلَا تَسْأَلْنِي عَن شَيْءٍ حَتَّى أُحْدِثَ لَكَ مِنْهُ ذِكْرًا ﴿٧٠﴾
70.Kâle fe initteba’tenî fe lâ tes’elnî an şey’in hattâ uhdise leke minhu zikrâ(zikren).
(Hızır A.S): “Bana tâbî olduğun taktirde, sana anlatmadığım konularda (anlatmadıkça) bana bir şey sorma.” dedi.