وَلَقَدْ صَرَّفْنَا لِلنَّاسِ فِي هَذَا الْقُرْآنِ مِن كُلِّ مَثَلٍ فَأَبَى أَكْثَرُ النَّاسِ إِلاَّ كُفُورًا ﴿٨٩﴾
89.Ve lekad sarrafnâ lin nâsi fî hâzâl kur’âni min kulli meselin fe ebâ ekserun nâsi illâ kufûrâ(kufûran).
Ve andolsun ki Biz, bu Kur’ân’da bütün meselelerden (misallerden) açıklama yaptık. Buna rağmen insanların çoğu sadece inkâr ederek direndi.
وَقَالُواْ لَن نُّؤْمِنَ لَكَ حَتَّى تَفْجُرَ لَنَا مِنَ الأَرْضِ يَنبُوعًا ﴿٩٠﴾
90.Ve kâlû len nu’mine leke hattâ tefcure lenâ minel ardı yenbûâ(yenbûan).
Ve dediler ki: “Sen, bize yerden bir memba (pınar) çıkarmadıkça (fışkırtmadıkça) sana asla inanmayız.”
أَوْ تَكُونَ لَكَ جَنَّةٌ مِّن نَّخِيلٍ وَعِنَبٍ فَتُفَجِّرَ الأَنْهَارَ خِلالَهَا تَفْجِيرًا ﴿٩١﴾
91.Ev tekûne leke cennetun min nahîlin ve inebin fe tufecciral enhâra hılâlehâ tefcîrâ(tefcîran).
Veya senin, hurma ve üzüm bağlarından bir bahçen olsun. Öyle ki onun aralarından, fışkırarak akan nehirler akıt (çıkar).