قَالَ هَؤُلاء بَنَاتِي إِن كُنتُمْ فَاعِلِينَ ﴿٧١﴾
71.Kâle hâulâi benâtî in kuntum fâilîn(fâilîne).
Şöyle dedi: “Eğer düşündüğünüzü yapacaksanız işte bunlar, benim kızlarım.”
لَعَمْرُكَ إِنَّهُمْ لَفِي سَكْرَتِهِمْ يَعْمَهُونَ ﴿٧٢﴾
72.Le amruke innehum le fî sekretihim ya’mehûn(ya’mehûne).
Ömrüne andolsun ki; muhakkak ki, onlar sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı.
فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ ﴿٧٣﴾
73.Fe ehazethumus sayhatu muşrikîn(muşrikîne).
Böylece, müşrikleri (güneş doğduğu vakit orada bulunanları) bir sayha (korkunç bir ses dalgası) aldı, yakaladı.