قَالُواْ بَشَّرْنَاكَ بِالْحَقِّ فَلاَ تَكُن مِّنَ الْقَانِطِينَ ﴿٥٥﴾
55.Kâlû beşşernâke bil hakkı fe lâ tekun minel kânıtîn(kânıtîne).
“Biz seni hak ile müjdeledik. Artık 'ümit kesenler'den olma.” dediler.
قَالَ وَمَن يَقْنَطُ مِن رَّحْمَةِ رَبِّهِ إِلاَّ الضَّآلُّونَ ﴿٥٦﴾
56.Kâle ve men yaknetu min rahmeti rabbihî illâd dâllûn(dâllûne).
“Dalâlette olanlardan başka, kim Rabbinin rahmetinden ümidini keser?” dedi.
قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ ﴿٥٧﴾
57.Kâle fe mâ hatbukum eyyuhâl murselûn(murselûne).
Şöyle dedi: “Ey elçiler! Bundan sonra sizin konuşacağınız konu nedir?”