ادْخُلُوهَا بِسَلاَمٍ آمِنِينَ ﴿٤٦﴾
46.Udhulûhâ bi selâmin âminîn(âminîne).
Emin olarak, selâm ile oraya (cennete) girin!
وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِم مِّنْ غِلٍّ إِخْوَانًا عَلَى سُرُرٍ مُّتَقَابِلِينَ ﴿٤٧﴾
47.Ve neza’nâ mâ fî sudûrihim min gıllin ıhvânen alâ sururin mutekâbilîn(mutekâbilîne).
Ve onların göğüslerinde kinden ne varsa çekip çıkardık. Onlar, kardeş olarak karşılıklı tahtlar üzerindedirler.
لاَ يَمَسُّهُمْ فِيهَا نَصَبٌ وَمَا هُم مِّنْهَا بِمُخْرَجِينَ ﴿٤٨﴾
48.Lâ yemessuhum fîhâ nasabun ve mâ hum minhâ bi muhracîn(muhracîne).
Onlara, orada bir yorgunluk dokunmaz. Ve onlar, oradan çıkarılacak değildirler.