وَتَرَى الْمُجْرِمِينَ يَوْمَئِذٍ مُّقَرَّنِينَ فِي الأَصْفَادِ ﴿٤٩﴾
49.Ve terel mucrimîne yevme izin mukarranîne fîl asfâd(asfâdi).
Ve izin günü, mücrimleri kelepçelenmiş, birbirine zincirlerle bağlanmış görürsün.
سَرَابِيلُهُم مِّن قَطِرَانٍ وَتَغْشَى وُجُوهَهُمْ النَّارُ ﴿٥٠﴾
50.Serâbîluhum min katırânin ve tagşâ vucûhehumun nâr(nâru).
Onların gömlekleri katrandandır ve onların yüzlerini ateş sarar.
لِيَجْزِي اللّهُ كُلَّ نَفْسٍ مَّا كَسَبَتْ إِنَّ اللّهَ سَرِيعُ الْحِسَابِ ﴿٥١﴾
51.Li yecziyallâhu kulle nefsin mâ kesebet, innallâhe serîul hısâb(hısâbi).
(Bu azap), Allah’ın bütün nefslerin kazandığının karşılığını (ceza veya mükâfat) vermesi içindir. Muhakkak ki; Allah, hesabı çabuk görendir.